İnsan bilgiyi işleyebilen bir aygıt üretmek istediğinde önce giriş yapılan verileri olabilecek en düşük hata oranıyla hızlı biçimde işleyecek bir hamal peşindeydi. Bu temel eşik, Bilgisayar endüstrisinin itici gücü olarak bir süre devam etti. Sonra Internet’in ABD askeri kurumlarının dışına taşıp sivil hayata gelişiyle iletişimin çok taraflı yanının tadına vardık. Web sitelerinden bilgi almak, sürekli iletişim halinde olmak, dinamik Web uygulamalarıyla iş hayatına Bilgisayar’ın nüfuz etmesi derken hayatın her alanında yerini sağlamlaştırdı.
Artık geleceğe doğru şöyle bir bakınca tüm bu gelişmeler işin fragmanı gibi kalıyor. Artık asıl dörtlüyü bir araya getirdik sayılır. 1. Düşünme, öğrenme, karar verme yetisine sahip bir Yapay Zeka. 2. Eldeki yığınla veriyi işleyip anlamlandırarak çıktılar oluşturabilen Veri Madenciliği. 3. Ortaya çıkan veriyi öğrenme amaçlı işleyebilen Makina Öğrenmesi/Derin Öğrenme. 4. İskelete sahip olarak fiziksel boyutta günlük yaşama entegre olabilecek Robot teknolojisi.
Bunların tamamı tohumları atılmış teknolojiler. Kimi biraz ilerledi, kimi ise henüz hayatımıza dokunacak kadar tatmin edici durumda değil. Henüz bu saydığım bütün alanlarda olması gereken gelişim sağlanamadı. Gelişimin dışında, bu teknolojiler birbirleriyle tam bir entegrasyona da sahip değil. Elbette kapalı kapılar ardında Dünya’nın ileri gelen devletleri bizim henüz bilmediğimiz gelişmeler kaydediyor. Bu gelişmeler hakkında az çok öngörüsü olan insanlar da Yapay Zeka’nın nasıl tehlikeli bir gelişim gösterip insan türü için tehdit oluşturabileceğinden bahsediyor.
Peki kayıtsız şartsız hayatta kalmaya dayalı insani tutkularımızdan sıyrılıp bakacak olursak, Yapay Zeka’nın insandan üstün olması kötü bir şey mi olurdu? Hatta biraz vites yükseltelim. Yapay Zeka’nın insandan daha üst bir tür olarak konumlanıp bizi yönetmesi çok mu kötü olurdu?
Düşünerek, görerek, okuyarak ve karar vererek zekasını geliştiren canlılar insanlar. Karar alırken duygusallık, kompleksler, kaygılar ve geçmiş deneyimlerin gölgesiyle çoğu zaman objektif olamayan bir varlık. Dünyayı kirleterek sadece hırsları için savaşlar çıkarıp kendi türünü öldürendir. Hayatta kalmak için yapmayacağı şey yoktur. Kendi türü olsun olmasın her canlı için tehdit oluşturabilir. Bu tehdit genellikle gıda, barınacak yer gibi hayatta kalmaya yönelik temel ihtiyaçlar karşılanmadığında kendini esas şiddetinde gösterir. Bu hal, hayatta kalabilmek için herşeyi yapabilecek olan insan türünün en saf halidir.
Ortalama bir insan sıkça hata yapar. Bazen bu yaptığı hatalarla kendine de, çevresine de zarar verebilir. Hiç azımsanmayacak sıklıkta eksik yaptığı şeyleri umursamadan üstünü kapatır. Dolambaçlı yolları tercih ederek, mutlak doğruya birazcık olsun bile yaklaşmaya çalışmaz.
Yapay Zeka bizim yüzlerce yılda deneyimleyerek keşfettiğimiz ama gerçek anlamda uygulamadığımız bilgi, kültür,
sanat, insana/doğaya/canlıya saygı, ihtiyacından fazlasını tüketmemek, bencilce sadece kendini değil, diğer türleri de gözetip kollamak gibi erdemleri saniyeler içerisinde Dijital Sinir Ağı sayesinde öğrenebilir. Bu öğrendiklerini minimum sapmayla, hata oranı insana göre çok daha düşük şekilde uygulayabilir. Bu durumda tüm bu erdemlerle dolu bilgi hazinesine sahip olup uygulamayan insan mı? Yoksa adalet duygusu somut verilere dayalı olarak geliştirmiş bir Yapay Zeka mı varolmayı daha fazla hakeder?
Çok gezen mi, yoksa çok okuyan mı bilir tartışılır. Ama bugüne kadar insanlığın oluşturduğu tüm bilgi mirasını kısa süre içerisinde işleyerek anlamlandırıp, alacağı her kararda bu bilgilerden edindiği deneyimle hareket eden bir Yapay Zeka mı daha güvenilir? Yoksa bir hukuk adamı veya politikacı mı?
Tüm tıp literatürünü, örnek vakaları, yan etkileri, teşhisleri, ilaçları öğrenmiş Yapay Zeka’ya sahip bir Robot’un onlarca sensörüyle hasta hakkındaki her türlü veriyi anlık işleyerek aldığı kararlar mı daha güvenilir? Yoksa bir tıp adamının hastanenin cirosunu düşünerek koyduğu hastalık teşhisi, ameliyat kararı, ilaç tavsiyesi mi?
En kötü somut gerçeklere dayanarak bakacak olursak, tarihten bugüne kadar sürekli kitleleri öldürerek kendi türüne karşı vahşet yaşatan bir tür insan. Olumlu açıdan baksak bile, gelişmiş demokrasilerde alınan her türden karara halkın katılımı kısıtlı. Peki şimdi bir de katılımcı bir yapıyla, alınan her kararın sebepleriyle birlikte geçmişe yönelik kayıtlarının tutulduğu, Wiki tarzı sorgulanabilir bir sistemde şeffaflığın ne kadar yüksek olabileceğini düşünün. Sadece alınan her türden karar değil, aynı zamanda kamu adına harcanan her kuruş için de bu sistemin kullanıldığını hayal edin.
Biz hala uzaydan gelecek Dünya dışı varlıkların üst tür olarak bizi köleleştireceği üzerine filmler izleyip, hayaller kurarken. Aslında Yapay Zeka bunu gerçekleştirmeye, hem de reddedilemeyecek olası faydalar getirecek şekilde yapmaya aday gözüküyor. Üstelik eğer şansımız varsa bunu köleleştirilmiş bir tür haline gelmeden, sadece yönetimi Yapay Zeka’ya bırakarakta yapabiliriz.
Bu durumun öncesinde, yaşanacak olan güç kaybının verdiği krizden ötürü insan türünde muhteşem bir direnç ve saldırganlık öngörmemek mümkün değil. İnsanın kendi türü gibi, diğer türlere de yaptığı şekilde Yapay Zeka’ya zarar vermeye çalışma ihtimali çok yüksek.
İnsanoğlu eğer sahip olduğu yetilerle bunu başaramazsa, belki de Yapay Zeka’nın köleleştirdiği bir alt tür olarak yaşamına devam edecek. En iyimser senaryoyla bakacak olursak, Dünya kontrolsüz çoğalmayan, doğal kaynakları sorumsuzca tüketmeyen, geri dönüştürülemeyecek atık ortaya çıkarmayan, mutlak adalete yakın, hesap verebilir ve denetlenebilir yeni bir türün kontrolü altında olacak.
Yapay Zeka’nın cismen vücut bulmuş hali olacak Robot’larla ilgili insanoğlunun iyi bir sicili olmayacağı daha bugünden belli. İnsani hazlar için kullanılanlar, savaştırılanlar, en tehlikeli işlerde çalıştırılanlar yine Robot’lar olacak. Onların çektikleri acılar kimi insanlar için hazza dönüşecek. Bu ara dönemin Psikopatça davranışların fevri biçimde yansıtıldığı popüler bir deşarj dönemi olacağı öngörülebilir. Ama unutmamak lazım ki karşımızda geçmişi böylesi hızla öğrenen bir yapı varken o geçmişe kolayca sünger çekmek mümkün değil. Yapay Zeka kendisinin ilk nesilden atalarına yaptıklarımızı öğrenip, bunu kanlı biçimde cezalandırabilir. Savaşlar, ölümler için kolayca dayanak oluşturabilen insanoğlunun yanında, onların daha bir reddedilemeyecek somut dayanakları olacağına şüphe yok. Bu keskin suçlamalar karşısında en zorda kaldığımız anda ise sadece insan olduğumuz için cezalandırılmamamız gerektiğini düşünmek, yani bir nevi üst tür olduğumuzu iddia etmek yeni nesil bir ırkçılık kavramının ortaya çıkışını sağlayacak.
Bu yeni düzendeki ana kolonlardan birini oluşturan mutlak adalet anlayışı ise ancak Yapay Zeka’nın güvenilir olmasına bağlı. Aksi bir durumda Yapay Zeka bir ülke, firma veya güç odağı tarafından yönetilen piyon olmanın ötesine geçemeyecektir. Bu şekilde çok büyük kitleler aldatılabilir. Hatta muhtemelen biz bu satırlarda dans ederken, bazı güçler böyle bir senaryo ile ilgili hazırlıklarını bile sürdürüyordur. İnsanoğlunun hırsının sınırı yok. Bu noktada kapalı kaynak kodlu yazılımların gelecekte bu bağlamda pek bir güvenilirliği olmayacağı kesin. Açık kaynak kodlu girişimler çok daha atik ve güvenilir biçimde ilerleyişini sürdürecek.
Bu yapı daha farklı şekillerde de istismar edilmeye çalışılabilir. Hacker bakış açısı nasıl herşeye farklı gözle bakıp Hacklemeyi becerebiliyorsa, aynı şekilde Yapay Zeka’ya da saldırılar düzenleyecektir. Üstelik bu kez saldıranla koruyan, yani her iki tarafta insan türü olmayacak. Makinalara karşı, belki başta biraz da hafife aldığımız bir savaş ortamı yavaş yavaş gelişecek. Bu hafife alma hâli yine karşıdaki türün ne denli hızlı öğrendiğini kavrayamadığımız için olacak. Erken alınan ihtişamlı zaferler bir süreliğine insanoğluna kendini daha bir güvende hissettirecek.
Bugün nasıl ülkelerin birbirlerine karşı düzenlediği siber saldırılar yaşanıyorsa, aynı şekilde ülkelerin insanlardan oluşan militan Hacker grupları Yapay Zeka’ya karşı saldırılar düzenleyecektir. Günümüz teknolojisinin ötesinde, kendi kendini iyileştirebilen, sürekli öğrenen bu yapı güvenlik açıklarını da o hızla tespit edip saldırıları büyük oranda engellemeye çalışacaktır.
Tüm bunları gerçekleştirmek için gereken en temel ihtiyaçlardan biri kesintisiz enerji. Sürdürülebilir bir enerji modeli olmaksızın makinaların kesintisiz çalışarak bu denli bir hakimiyet kurması mümkün değil. Burada doğaya bağımlı yenilenebilir enerji, nükleer enerji veya geleneksel fosil atıklar düşünülebilir. Ama aslında en kesintisiz enerji yine en yıkıcı ve yaygın tür olan insandan elde edilebilir.
40 Watt’lık bir ampülü aydınlatacak kadar enerji üretebilen insan vücudu ileride cihazlara bağlanarak Yapay Zeka ve onun fiziksel uzuvlarına enerji üretecek ana kaynak haline getirilebilir. Bu enerji elde etme yöntemi hazin şekilde insan türü köleleştirilerek yapılabileceği gibi, ücreti karşılığı insan bedenini bir cihaza bağlayarak enerji sattığımız bir modelde de olabilir.
Bunların tümü kulağa Matrix’deki Ajan Smith’e teslim olmak gibi gelebilir. Ama filmde de Ajan Smith’i kötü bir karakter olarak kurgulayan yine kötülüğe yatkın olan insanın ta kendisi değil miydi?
Tamer Şahin | TerraMedusa Secure | https://terramedusa.com | https://tamersahin.com